20 Mart 2024 Çarşamba
Fakültemiz tarafından Öğretmen Okulları’nın 176. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle 19 Mart 2024 Salı günü Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonunda bir panel düzenlendi. Oturum başkanlığını Üniversitemiz Rektör Başdanışmanı ve Fakültemiz Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şanal’ın yaptığı panele Eğitim Bilimleri Enstitüsü dönemlerinden beri fakültede emekleri olan İsmail Bozalioğlu, Murat Tomak ve Ahmet Gürsoy konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Rektör Yardımcımız ve Dekanımız Prof. Dr. Güven Özdem konuşmasına Öğretmen Okullarının 176. kuruluş yıl dönümünü kutlayarak başladı. Prof. Dr. Özdem, “Erdemli, vatanına bağlı insan yetiştiren Öğretmen Okulları’nın kuruluşundan bu yana 176 yıl geçse de bu misyonu devam etmektedir. Bugün aramızda bizi kırmayarak gelen emekli öğretim elemanlarımız bulunuyor. Hocalarımızla uzun süre çalışma fırsatım oldu. Kendilerinin hem alana hem de üniversitemize çok büyük katkıları oldu. Bizleri kırmayarak bugün aramızda oldukları için kendilerine kurumum adına teşekkür ediyorum. Eğitim Fakültemiz ülkemizde tanınırlığı en yüksek olan birimlerimizden biridir. Fakültemizden mezun olup görevleri sırasında şehitlik mertebesine ulaşan öğretmen ve öğrencilerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.” diyerek sözlerini noktaladı.
Panelin oturum başkanı Prof. Dr. Mustafa Şanal, öğretmeni dünü anlatan, şimdiyi yaşatan ve geleceği kavratan kişi olarak tanımladığını vurgulayarak, 16 Mart 1848’de ortaokul öğrencilerine öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulan devamında 18 Kasım 1968’de ilkokul öğretmenleri yetiştirmeye de başlayan Öğretmen Okulları’nın tarihini kısaca özetledi.
Konuşmacılardan ilk olarak söz alan İsmail Bozalioğlu ise mesleğe acısıyla tatlısıyla tam 41 yıl hizmet ettiğini ve öğretmenliğin her aşamanda çalıştığını belirterek mesleğe başladığında Mardin’in Midyat ilçesinin o dönem bir nahiyesi olan Dargeçit’e bağlı bir köye gittiğine ve araba yolu olmayan köye 3 saat yürüyerek ulaştığını ve burada geçen dönemde yaptığı tespitlerden bahsetti. Bozalioğlu, “O köyde onlar Türkçe ben de Kürtçe bilmiyordum. 1-2-3. sınıfları bir arada okutuyordum ve çok zeki çocuklarımız vardı. 1980 yılında Giresun Eğitim Enstitüsü’ne tayin oldum. O dönem Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlıydı ancak 1982 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne bağlandı ve daha sonra Eğitim Fakültesi oldu. 2006 yılında da Giresun Üniversitesi kuruldu. Hayatım öğretmen yetiştirmekle geçti. Öğretmenlik kutsal bir meslek deyimi her zaman klasik bir sözdür ancak öğretmenlik aslında bir sanattır. Öğretmeni bildiklerini öğrencilere aktaran bir aktördür. Ben dersi deyim yerindeyse yaşayarak anlatırdım. O konuyu dramatize ederdim ve öğrenci çok daha kolay anlardı.” dedi.
Sonrasına söz alan Murat Tomak ise öğretmen, öğrenci, öğrenim, sistem, kazanım, yöntem, yönerge, kurumsal etik gibi kavramlar üzerinde gözlemlerini anlattı. Tomak, “Eğitimin temeli ilk okuma ve yazma süreci ile anlam kazanır. Öğrencilerimizin doğru birey olmasından Türkçeyi düzgün kullanmasına kadar pek çok doğru davranış bu süreç içinde başlar ve gelişir. Selamlaşma, hatır sorma, özür dileme, telefonla konuşma becerileri hep ilkokulda verilen eğitimle başlamaktadır. Günümüzde gençlerin konuşmalarına bakıldığında bu durum çok daha iyi anlaşılacaktır. Öğretmen, ders anlatımında keyfi davranamaz. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen müfredatı uygulamak zorundadır. Dünyanın her yerinde her toplumunda öğretmenler daima en fedakâr insanlardır. Bu bağlamda şehit öğretmenlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.
Panelin son konuşmacısı olan Ahmet Gürsoy ise eğitim bilimlerinde yaşanan paradigma değişiminden bahsetti. Gürsoy konuşmasında, “Eğitim bir bilimdir. Bilim ilerlediği için değişir. Eğitim aynı zamanda bir kalkınma aracıdır. Sanayinin ihtiyaç duyduğu ara iş gücü elemanlarını ancak eğitimle yetiştirmek mümkündür. 18. yüzyıldan sonra yükselen sanayileşme olgusu ile birlikte bu ihtiyaç doğmuştur. Eğitim, yeni dünyayı anlama, kavrama ve bu değişime ayak uydurmadır. Çoğu zaman ezber eğitim olmaz derler. Aslında eğitimde tekrar ve ezber mutlaka gerekir. Ancak bu ezber anlamlı bir ezber olmak zorundadır ki işe yarasın. Bu son derece faydalı olacak bir durumdur. Eğitim meslek bilgisi ve öğretmenlik becerisi bugün artık çok üst seviyeye ulaşmıştır. Eğitim bilimlerinde yaşanan paradigma değişiminin devam ettiğini düşünüyorum. Şu anda da bu değişim yapay zekâ ile birlikte yeni bir boyuta geçmektedir.” ifadelerine yer verdi.
Panel sonunda katılımcılara teşekkür belgesi takdimi için sahneye çıkan Rektörümüz Prof. Dr. Yılmaz Can kısa bir konuşma yaptı. Rektör Can, “Öğretmenlik yeryüzünün en kutsal mesleğidir. Ben de katılımcı hocamın dediğine katılıyorum. Bugün yeniden en başa 20’li yaşlara dönsem yine öğretmen olmak isterdim. Bu mesleği seçtiğim için asla bir pişmanlık duymuyorum. Eğitim Fakültesi Üniversitemizin en köklü fakültesi. Eğitim Fakültesi deyim yerindeyse Üniversitemizin nüvesidir. Bugün de gördük kurumsal kimliğini kazanmış bir fakülte. Çok sıcak, çok samimi, çok içten bir panel izledik. Öğretmen Okulları'nın 176. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle düzenlediğimiz bu etkinlikte tüm öğretmenlerimizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Panele katılan üç değerli hocamıza da bundan sonraki yaşantılarında sağlık bir ömür diliyorum.” diyerek sözlerini noktaladı.
Panel teşekkür belgesi takdimi ve hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.